Vardır Bir Hayır

Dijital dünyada yeni bir platform olan Hoox TV kurulduğunda, yönetim benden farklı program içerikleri önermemi istedi. Bu içerikler arasında özellikle dikkat çeken bir tanesi, kişisel gelişim üzerine olan projeydi. Yaklaşık yirmi yıllık kişisel gelişim metodlarını uygulayan biri olarak, bu projeyi üstlenmek benim için büyük bir fırsattı. Kişisel gelişim yolculuğum, her bireyin yaşantısının benzersiz olduğu fikri etrafında şekillendi. Kendi yolculuğumun başlangıcı ise, Kathmandu’da bir ölü yakma törenine katıldığımda ve Buddha'nın reenkarnasyonu olduğuna inanılan küçük bir kızla tanıştığımda oldu. Bu deneyim, hayatımın dönüm noktalarından biri oldu ve beni kişisel gelişim alanında daha derinlemesine düşünmeye yönlendirdi.

‘Vardır Bir Hayır’ programını hazırlarken, bu yolculuğun sempatik, anlaşılır ve bir o kadar da eğlenceli olmasına özen gösterdim. İnsanlar genellikle kişisel gelişim süreçlerine başladıklarında, büyük hedefler koyarlar ancak bu süreçte pek çok hata yapılır. Program boyunca, kişisel gelişim dünyasında yapılan yaygın hatalar üzerinde durduk ve profesyonel katılımcılarla birlikte bu hataların nasıl düzeltilebileceğini tartıştık. Konuları olabildiğince sade ve etkili bir şekilde sundum, izleyicilere basit ama güçlü tavsiyeler verdim.

Her bireyin hayatındaki zorlukları aşma sürecinde kendine has bir yol haritası vardır. Programımda, insanların kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve içsel güçlerini açığa çıkarmalarına yardımcı olacak yöntemler sunduk. Meditasyon, nefes çalışmaları, zihinsel odaklanma teknikleri ve olumlama yöntemleri gibi farklı kişisel gelişim araçlarını ele aldık. Ayrıca, bu süreçte karşılaşılan psikolojik engeller ve bu engellerin nasıl aşılacağı üzerine de detaylı bir çalışma yaptık.

Birçok insan, kendini geliştirme sürecinde hemen sonuç almayı bekler. Oysa ki kişisel gelişim, sabır gerektiren, zaman içinde meyve veren bir süreçtir. Bu nedenle programımda, sabırla hareket etmenin önemini vurguladım ve katılımcılara uzun vadeli hedefler belirlemeyi önerdim. Hayatta karşılaştığımız her zorluğun aslında bir 'hayır' getirdiğini ve bu zorlukların bizi daha güçlü, daha bilinçli bireyler haline getirdiğini anlattım. Vardır Bir Hayır programı, bu anlayışı merkezine alarak izleyicilere ilham vermeyi hedefledi.

Ayakkabı Tasarımcılığı

Moda dünyasına girişim ise tamamen tesadüflerle dolu bir yolculuktu. Milano ve İstanbul arasında gidip gelirken, ayakkabı tasarımlarında belirli bir sorunun farkına vardım: Rahat bir ayakkabı tasarlamak neredeyse her zaman estetikten taviz vermeyi gerektiriyor, şık bir ayakkabı ise genellikle rahatsız oluyor ve uzun süreli kullanımlarda ayağı yoruyordu. Bu durum, beni ayakkabı tasarımında daha teknik bir perspektif geliştirmeye yönlendirdi. Ayakkabı yapısının mimarisi ve mühendisliği üzerinde çalışmaya başladım ve en ideal ayakkabı yapısını nasıl oluşturabileceğime dair sorular sormaya başladım. Bu süreçte, ayakkabının sadece moda trendlerine uygun olması gerektiğini değil, aynı zamanda zamansız ve işlevsel bir konsept sunması gerektiğini fark ettim.

Tasarladığım ayakkabılar, sadece moda dünyasının geçici heveslerine değil, uzun vadede insanların hayatını kolaylaştıran işlevsel çözümler sunuyordu. Ayakkabılarımın hem rahat hem de şık olabilmesi için yapısal mühendislik ilkelerini moda ile birleştirmeye çalıştım. Bu süreçte, ayakkabıların anatomik yapısını ve ayak sağlığını göz önünde bulundurarak, her bir modelde ideal dengeyi sağlamaya çalıştım. Özellikle Milano'daki tasarımcılar ve mühendislerle gerçekleştirdiğim işbirlikleri sayesinde, ayakkabı dünyasında yeni bir soluk kazandım.

Moda endüstrisinin hızlı ve sürekli değişen dinamikleri karşısında, her tasarımcının kendi özgün çizgisini bulması gerektiğine inanıyorum. Benim için bu çizgi, zamansız tasarımlar yaratmak oldu. Geçici moda akımlarına ayak uydurmak yerine, yıllar sonra bile kullanılabilecek, fonksiyonelliği ve estetiği birleştiren ürünler üretmeye odaklandım. Bu nedenle, ayakkabılarımda hem klasik çizgilerden hem de modern dokunuşlardan yararlanarak herkesin giyebileceği parçalar tasarladım.

Kutnia İşbirliği

Moda sektöründe ilerlerken, Kutnia markasıyla gerçekleştirdiğim işbirliği, kariyerimde önemli bir dönüm noktası oldu. Kutnu kumaşı, geleneksel el dokuması yöntemleriyle üretilen ve sanayileşen üretim süreçlerine uygun olmayan bir materyaldir. Bu nedenle 21. yüzyılda eski popülaritesini yitirmiştir. Jülide Konukoğlu ve ekibi, bu benzersiz kumaşı yeniden canlandırmak ve modern moda dünyasına entegre etmek amacıyla bana çanta ve ayakkabı tasarımları yapmam için bir teklif sundu. Bu teklif benim için büyük bir onurdu, çünkü organik kumaş kullanarak modern tasarımlar yaratmak büyük bir zorluktu. Kutnu kumaşının yapısı, kimyasal maddelerle işlem görmediği için özellikle ayakkabı ve çanta tasarımlarında kullanılması zordur. Ancak bu zorluğa rağmen, Gaziantep'in kültürel mirası olan Zeugma mozaiklerinden esinlenerek altı parçalık özel bir koleksiyon oluşturdum. Bu koleksiyon, tamamen el emeği ile üretildi ve Gaziantep’teki flagship mağazada satışa sunuldu. Ayrıca ürünler, Kutnia'nın web sitesi üzerinden de online olarak satışa çıktı. Bu proje, geleneksel ve modernin mükemmel bir uyumunu yansıtan, büyük bir başarı elde eden bir çalışma oldu.

Tasarladığım ayakkabılar, sadece moda dünyasının geçici heveslerine değil, uzun vadede insanların hayatını kolaylaştıran işlevsel çözümler sunuyordu. Ayakkabılarımın hem rahat hem de şık olabilmesi için yapısal mühendislik ilkelerini moda ile birleştirmeye çalıştım. Bu süreçte, ayakkabıların anatomik yapısını ve ayak sağlığını göz önünde bulundurarak, her bir modelde ideal dengeyi sağlamaya çalıştım. Özellikle Milano'daki tasarımcılar ve mühendislerle gerçekleştirdiğim işbirlikleri sayesinde, ayakkabı dünyasında yeni bir soluk kazandım.

Moda endüstrisinin hızlı ve sürekli değişen dinamikleri karşısında, her tasarımcının kendi özgün çizgisini bulması gerektiğine inanıyorum. Benim için bu çizgi, zamansız tasarımlar yaratmak oldu. Geçici moda akımlarına ayak uydurmak yerine, yıllar sonra bile kullanılabilecek, fonksiyonelliği ve estetiği birleştiren ürünler üretmeye odaklandım. Bu nedenle, ayakkabılarımda hem klasik çizgilerden hem de modern dokunuşlardan yararlanarak herkesin giyebileceği parçalar tasarladım.

Event Yönetimi

Dokuz yıl önce bir event şirketinde çalışırken, birçok önemli markanın bayi toplantıları ve etkinlik organizasyonlarında görev aldım. İzocam, Trakyacam ve BSH gibi büyük markalarla çalışarak, onların marka stratejilerini güçlendirmek ve bayileri ile olan ilişkilerini daha da derinleştirmek için projeler geliştirdik.

İzocam: Yalıtım sektöründeki lider konumunu vurgulamak için, markayı bir birey gibi insanlaştırarak bayilerle güçlü bir empati bağı kurduk. İzocam’ın pazardaki rakipsiz duruşunu ve sektördeki dinamizmini ön plana çıkararak, markanın hikayesini etkileyici bir şekilde sunduk. Trakyacam: Bayilerle birlikteliğin önemini ve değişimin gücünü vurguladık. Logoda tüm bayilerin kurumsal renklerini birleştirerek, birliktelikten doğan güç mesajını görsel olarak da destekledik. Bu strateji, markanın değişim sürecini korkutucu olmaktan çıkarıp, güçlü bir ilerleme olarak sunmamıza olanak tanıdı.

BSH: Katılımcıların eğlenceli ve unutulmaz bir deneyim yaşamasını sağlayarak, markaya olan güveni ve bağlılığı artırmayı hedefledik. Bu süreçte, markanın vizyonunu güçlendirecek ve yeni yılın başlangıcını etkili kılacak stratejik etkinlikler düzenledik.